Amacımız

Çokça bilinen bir atasözüdür: "Gözden uzak olan gönülden uzak olur!" Kırsal çevre ve ormancılık da, en azından yakın zamanlara değin gönüllerden uzak sorun alanlarıydı. Şimdilerdeki toprak erozyonu, biyolojik çeşitliliğin azalması, ormansızlaşma vb sorunlarla ilgili duyarlılıklara ve tartışmalara bakıp da bu alanların artık bizlere uzak olmadığı söylenebilir mi? Bize kalırsa söylenemez. Söylenemez, çünkü, çokça söz edilmesine karşın bu sorun alanlarıyla ilgili bilgilenme düzeyi son derece yüzeysel; en azından yeterince yüksek değil: Duyarlı insanlarımız gerçekten de özverili çabalar içinde ama henüz yeterince bu alanlarda hangi sorunların, neden gündeme geldiği ve ne denli yaygınlaştığı ve/veya yoğunlaştığı tam olarak bilinemiyor. Kaldı ki, "kırsal çevre" ile ilgili sorun alanları yalnızca toprak erozyonu, biyolojik çeşitliliğin azalması ve ormansızlaşma da değil. Öyle bile olsa, bu alanlardaki sorunlar ile bu sorunların nedenleri ve boyutları da son derece değişken. Bu değişkenliğine karşın, bu sorunlardan herhangi biri üzerinde yoğunlaşmış, giderek de uzmanlaşmış bir çalışma düzeni kurulamadı. Oysa, bu sorun alanları, kenttekilerle karşılaştırıldığında, çok daha belirleyici ve kalıcı nitelikte. Bu eksikliğin giderilmesine herhangi bir biçimde katkıda bulunulması gerekiyordu.

Neden "araştırma"?

Tüm önemine karşın yeterince yapılmadığı, yapılabilenler ilgililere ulaştırılamadığı ve/veya ilgililer bunlara kolaylıkla erişemediği için araştırma… çevrenin, bu bağlamda da doğanın korunmasına yönelik çeşitli çabalar içinde olan hemen hemen herkes yeterince bilgilenmek istiyor Ancak, ya bilgi yok ya da nerede, hangi bilgilerin üretildiğini; bunlara nasıl erişebileceğini bilemiyor. Öte yandan Türkiye”de, kısıtlı olanaklarına karşın bilgi üretebilen ve bilgi üretmek, hatta, bilgi üretmek isteyenlere herhangi bir biçimde destek olmak isteyenler de var. Bilgilenmek isteyenlerle bilgiyi ve bilgi üretenleri; bilgi üretmek isteyenleri de gerekli olanaklarla buluşturmak az şey mi?

Ne yapmak istiyoruz?

Başta ormansızlaşma olmak üzere kırsal çevre sorunlarının belirlenmesine ve çözümlenmesine yönelik önerilerin geliştirilmesine; bu öneriler doğrultusunda kamuoyu oluşturulmasına katkıda bulunabilecek araştırma ve eğitim çalışmaları ile yayın yapmak istiyoruz.

Nasıl yapmak istiyoruz?

İşte, yanıtını Derneğimizin üyelerine bile verebilmekte güçlük çektiğimiz bir soru da bu. Çünkü, ilgi ve uğraşı alanımızı, çalışma biçimimizi olabildiğince daraltmış olmamıza karşın son derece çeşitlilik gösteren ve veri tabanı alabildiğine kısıtlı olan kırsal çevre ve ormancılık sorunları alanında bilgi üretme ve yayma çabalarına katkıda bulunmak gerçekten de zor bir iş. Zorluk, daha çok araştırma ve eğitim uğraşısının doğasından kaynaklanıyor. Sözgelimi; Bu zorluğun kalıplaşmış, durağan, hiyerarşik, yönlendirici çalışma düzenleriyle aşılabilmesi olanaksız. Böylesi düzenlerle çalışma çabası içinde olanlar da var kuşkusuz. Olumlamıyoruz böylesi çalışma düzenlerini: Dernek üyelerinin ve dostlarının gücü, becerisi nelere yetiyorsa onları yapsın; çalışma konularını ve yöntemini seçmede tam anlamıyla özgür olsun; bilimselliği gözetsin; kırıcı tartışmalara yol açmasın; biçimde, söylemde ve içerikte estetik kaygılar taşısın; sağladığı ya da Derneğimizin sağlayacağı olanakları verimli kullansın istiyoruz. Yeter ki, bu ilkeleri ve Derneğin amaçlarını gözetsin; yeter ki bu amaçlar doğrultusunda bir şeyler yapmaya çalışsın. Zorlama, dayatma, aşağılama, kaygılandırma, korkutma, üzme, ilkesiz işbirlikteliklerine girme, kuru gürültülerle yetinme gibi tutumlardan kaçınmaya özen gösteriyoruz. Tanıtmak, sevdirmek ve en iyisi de gönüllendirmek varken bu yollara neden başvuralım ki... Kısaca tanıttığımız amacımızı ve ilkemizi kim gözetiyorsa "bizdendir". İsterse Derneğimizin üyesi olsun, isterse olmasın; Derneğimizin tüm olanaklarını ona açıyoruz ve açacağız da.